Anlatmanın Başka Yolu: Üç Ağacın Hikayesi

Üç Ağacın Hikayesi



















































Fotoğraf Filiz Tülü - ( 2012 - yedigöller / masallara tekrar inandığım yer )

“Üç ağacın hikayesini biliyor musun?”

“Hayır.”

“Hikaye aslında üç ağaçla başlamıyor. İrlanda’da, eski zamanlarda, birer yıl arayla doğmuş üç kız kardeş varmış: Aoife, Ciaran, Iona. O zamanlar perilere ve ağaçların büyüsüne olan inanç çok kuvvetliymiş ve bu kızların doğumlarının ertesi gününde, babaları birer fidan dikmiş adlarına, yanyana. Fidanlardan en yaşlısı Aoife olmuş, ortancası Iona ve en küçükleri, bebek kardeşleri Ciaran.”

Bir an duraksıyor. Gözleri uzaklara dalıyor. Sanki hikayenin içinde.

“Kızlar büyürken, onların adlarını taşıyan bu fidanlar da büyümüşler. Her fidan, bir periymiş aslında. Kendini sadece adını aldığı kıza gösteren birer peri. Kızlar en başta bu küçük, kanatlı yaratıkları sadece kendilerinin görebildiklerini anlamamışlar. Anladıklarında ise böyle bir sırra ortak olmanın sevinciyle kimseciklere bahsetmemişler perilerden. Yıllar geçtikçe kızlar ve periler yakınlaşmışlar. Kızlar, küçüklüklerinde eğlenceli bir sır olarak gördükleri bu varlıkların ne kadar ilginç ve büyüleyici şeyler olduklarını yeni yeni algılıyorlarmış.”

Bir iç çekiyor.

“Bu güzel günler sonsuza kadar sürmemiş. Bir yangın çıkmış ve bu üç ağacın dikildiği gölün etrafındaki ağaçlar birer birer küllere dönüşmüşler. Kızlar, ağaçlardan geriye kalanları gördüklerinde ağlamışlar, yakarmışlar ve onları duyan bir güç varsa ağaçları tekrardan canlandırmasını istemişler. Karşılığında ise her şeyi vermeye hazırlarmış.”

Kafasını hafifçe iki yana sallıyor. Kızların bu hareketini onaylamadığı belli.

“Kızların isteği yerine getirilmiş ve kızların yaşam gücüne karşılık, perilerin yaşam gücü geri verilmiş. Kızlar hemen orada toprağa karışıvermişler. Yıllar boyunca konuştukları, isimlerini taşıdıkları kızların yaptıkları fedakarlığın boyutunu bilen periler, ağaçları, kızların anısına yaşatabildikleri kadar yaşatma kararı almışlar.”

Bir anlığına gözlerini yumuyor.
“Kasaba halkı hasarı kontrol etmek için gölün çevresine toplandıklarında kızların kıyafetlerini, üç ağacın dibinde bulmuşlar fakat kızlardan iz yok ve ağaçlar, gizemli bir şekilde sağ salim kurtulmuş gibi görünmüşler. En başta ağaçları kesmeye kalkışılmış fakat periler bunu engellemişler. En sonunda kendilerini, kızların kızgın periler tarafından kaçırıldığına ikna etmişler ve kasabadaki herkes perilere düşman kesilmiş.”

“O yüzden mi...”

“Evet. O yüzden.”

Söylememe gerek olmuyor. O beni anlıyor. Ailemin perilere olan garip inancını ve korkusunu çok iyi biliyor.

Derin bir iç çekiyorum. Belki ben de korkmalıyım.

“O zamandan beri biri adına fidan dikildi mi?” diye sormaktan kendimi alamıyordum.

Gözlerimin içine bakıyor. Mavi gözleri ışıkta parlıyor.

“Hayır,” diyor. “Sen ilksin.”


Hikaye:   Ezgi TÜLÜ ( 2013 , temmuz )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright © Anlatmanın Başka Yolu Urang-kurai